İçeriğe geç

Çok şükür!

Haziran 23, 2012

Çok şükür sağlıkla atlattık. Kızımızı kucağımıza aldık. 22 Haziran 2012 saat 07:40 da 3.265 gram ve 48 cm olarak dünyaya geldi Masal prensesimiz.

 

Küçük hanım bize, biz ona alışmaya çalışıyoruz.

Henüz hastaneden çıkmadık. Çakıl’la da henüz karşılaşmadılar. Büyük karşılaşma yarın olacak. Hepimiz Çakıl’ın nasıl karşılayacağını çok merak ediyoruz.

Genel olarak iyiyiz. Ama;  “Bence aç, emzir bence sen bunu- Aaa sütün yok mu, benim sütüm ilk günden foşur foşur gelmişti – Karnın da kalmış valla – Doymuyordur ondan uyumuyordur – Gazı var ya besbelli, ondan ağlıyordur” şeklindeki yorumlar dünyasına oldukça hızlı bir giriş yapmış durumdayız.

Ama iki gün önceki endişelerimi düşününce derdimiz bunlar olsun demekten de kendimi alamıyorum.

Merak eden herkese sonsuz teşekkürler.

Gelişmeler az sonra…

Sürpriz Gebe 39. Hafta; …

Haziran 21, 2012

Kelimeler boğazımda düğümleniyor.

Yarın sabah Allah izin verirse minik kızımıza kavuşuyoruz.

Mutluyum, tedirginim, korkuyorum, heyecanlıyım… Ne ararsanız var!

Bir tarafım “O’nu benden almasınlar” diye avaz avaz bağırırken bir tarafım bir an önce kucağıma alıp iyi olduğunu, ne güzel olduğunu görmek için sabırsızlanıyor.

Bir yanım sıcaklarla birlikte hamilelikten çok yorulmuşken diğer yanım %99.99 ihtimalle son hamileliğimin tadını çıkarma derdinde hala.

O kadar yoğun duygular içindeyim ki; kelimelerle anlatamıyorum.

Sadece dua edebiliyorum.

Allah bizim yardımcımız olsun ve hayırlısı ile kızımızı alıp evimize dönelim.

 

Sürpriz Gebe; 34. Hafta; Babymoon

Mayıs 17, 2012

Herşey o kadar hızlı ki; durup yazmaya fırsat bulamıyorum.

Kısaca özetleyecek olursam; günler, Çakıl’ın 2.yaş günü hazırlıkları, doğum hazırlıkları, iş yoğunluğu ve hamile yorgunluğu ile su gibi geçiyor.

Ama bu arada öyle bir kaçamak yaptık ki eşimle  o kadar olur yani. Babamız ayağından küçük de olsa bir ameliyat geçirecekti. Bu sebeple Çakıl’ı Ankara’ya anneanneye gönderdik. Ve fırsattan istifade yeni bebek aramıza katılmadan evvel uzun bir babymoon yaptık. İlkini Çakıl’ın gelişinden önce gerçekleştirdiğimiz bu olay kısaca bebekten önce anne-babanın başbaşa vakit geçirmesinden oluşuyor. İlk haftayı ameliyat telaşıyla geçirmiş olsak da ikinci hafta hakkını verdik. Tahminen Çakıl doğduğundan bu yana izlediğimiz filmin 4-5 katını izledik, sadece canımızı istediğinde yemek yaptık, istemediğinde dışarıdan söyledik, bolca uyuduk. Muhteşemdi gerçekten.

Karı-koca doya doya keyif yaptık.

Ama Çakıl’ı çok çok çok özledik. İlk kez bu kadar ayrı kaldığımız için son birkaç gün sayıklama moduna geçmiştik artık.

Yeni bebeğimizin gelişine sayılı günler kala, ben hala çalışıyorum. Bir sıkıntı olmadığı sürece de devam etmeyi düşünüyorum.

Çakıl’ı sezeryan ile doğurduğum için ikincide de sezeryan olmam gerektiği dört bir yandan salık verilse de benim kafamda planlar uçuşuyor.

Bakalım neler olacak?

 

Sürpriz Gebe; 30.hafta

Nisan 21, 2012

Ben bu hamilelikten hiçbir şey anlamadım ki daha! Ne zaman 30’lu haftalara geldik, hiç bilmiyorum!

İlk şok, alışma devresi, rahat geçen 3-6 ay arasında Çakıl’a odaklanma dönemi derken doğuma geri sayım başladı bile.

Gelelim durumumuza; Çakıl’da da olduğu gibi hızzzla kilo alıyorum ne yazık ki! Söylemesi zor ama +16 kg ile şu an için bile sınırları zorlamaya başladık.

Bebek iyi, ben iyiyim. Tek sıkıntım, çok yorgunum! İş, ev, Çakıl, hamilelik derken çok yoruluyorum. Gece Çakıl için sağolsun artık hep eşim kalkıyor, ben böylece en azından geceleri biraz olsun dinleniyorum.

Yeni bebek gelince gece uyanmaları tekrar son hız başlayacak ve ben buna kendimi hiç hazır hissetmiyorum. Bence lohusalık döneminin en yıpratıcı etkeni uykusuzluk. Hani diyorlar ya, bunların hepsi unutuluyor diye; benim dün gibi aklımda bir gecede Çakıl’a 13 kere kalktığım geceler! O yüzden gözümde en çok bu gece uyanmaları büyüyor.

Çakıl hanımın odası hazır. Büyüyen karyola aldık. Gerçi hap kadar odasının tamamını kapladı nerdeyse ama küçük hanım pek rahat ettiği için sorun yok.

Yeni bebek için de Çakıl’ın küçük beşiğini bizim odaya yerleştirdik. En azından 6-7 aylık olana kadar böyle gider diye düşünüyoruz.

Hala yeni bebek için hazırlıklara başlamadık. Hepimizde bir rehavet. Aniden gelecek olsa çok fena hazırlıksız yakalanacağız.

Geçen gün bir konuşma sırasında iki bebeğimizden ayrı ayrı bahsetmem gerekince Çakıl için “büyük kızım” dedim. Ve anında kendimi çok fena hissettim. Büyük kızım henüz sadece 1,9 yaşında ve bir bebek o daha! Büyük kızım olmak için çok küçük! Bu ara en çok kafama takılan konu bu: Çakıl’la başbaşa geçirebildiğimiz zamanların sonunun geliyor olması, O’nun yeni bebeğin gelişiyle yaşayabileceği duygusal durumlar ve minikliği beni benden alıyor.

Neler olacak göreceğiz ama tek bir dileğim var: Benim melek kızım üzülmeden, yıpranmadan atlatır, alışır umarım! Lütfen öyle olsun… Yoksa ben O’nun üzüntüsüne dayanamam…

Sürpriz Gebe; 27. Hafta

Mart 31, 2012

27. haftamızı bitirdiğimiz şu gün itibariyle artık yuvarlanabilir kıvama gelmiş bulunuyoruz. Ana-kız biraz tatlıya düşmemiz nedeniyle kilo durumları pek de iyi gitmiyor. Bu hafta henüz tartılmaya cesaret edemedim ama geçen hafta itibariyle +11 kg’ı görmüştüm tartıda.

Şeker yükleme testi, toksoplazma ve kan-idrar tahlilleri geçen hafta tekrar yapıldı. Bir problem çıkmadı çok şükür.

Karnım büyüdükçe uyumakta da çok sıkıntı çekmeye başladım. Uyanmalar, ve karnımı nereye koyacağımı bilememelere bu hafta başından itibaren çok şiddetli bacak krampları da eklendi.

Öyle ki bu sabah koluma bile kramp girdi! Doktora sorula listesine eklendi.

Henüz yeni bebek için hiçbir hazırlığa başlamadık.

Ama bana bir ev dekore etme hevesi geldi ki, bu kadar olur! 10 gündür deliriyorum. Kafamda sürekli kumaşlar, kılıflar, boyalar filan var. Her odanın hangi tarihler arasında düzenleneceğinin takvimini bile yaptım. Bu plana göre ikinci bebek için bizim odamızda hazırlayacağımız alana daha zaman var. Şu an çamaşır odası bitti, sırada Çakıl’ın odası var.

Çakıl’ın odasının en önemli parçası yatağı. 1 yaşına kadar IKEA beşik, beşik küçük gelmeye başladıktan şu ana kadar da kare park yatağını kullandık. Kendini ordan oraya vurarak uyan Çakıl da çok rahat etti. Ancak yavaş yavaş o da küçülmeye başladı. Şimdi büyüyen karyola mı almalı ? Yoksa normal tek kişilik yatağa geçebilir mi karar veremiyorum.

İşte sürekli böyle şeylerle meşgul aklım.

Evet ikinci hamileliğimde dinlenemiyorum, naz yapamıyorum, öyle hamile hamile takılamıyorum ama bebeğim içimde kıpırdadığı anda her seferinde şükrediyorum.  Ve daha şimdiden minicik haliyle göğsümde uyuyacağı günün hayalini kuruyorum.

Kızları ikiliyoruz!

Mart 21, 2012

İkinci bebeğimiz de kız!

Artık babamız evde kendisine aşık 3 hatunla yaşayan bir padişah gibi olacak. Herkes onun ilgisinden pay alabilmek için kıran kırana mücadele edecek gibi görünüyor. Şu sıralar bile Çakıl’ın görüş alanında kocama dokunamadığımı göz önüne alacak olursam yandım ben artık!

İkisinin de kız olmasının bize yaşatacağı çok güzel şeyler olacak bence;

* Birbirlerinin en yakın arkadaşı, sırdaşı olacaklar,
* Dışarıya hatta bize karşı bile birlik olacaklar,
* Geçen gün bir sohbet sırasında kendisinden birkaç yaş büyük ablası olan bir arkadaşım; “Hayatımda ilk kez sevgilim beni terk ettiğinde o kadar çok üzülmüştüm ki, günlerce ablama sarılıp sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamıştım” dedi. İşte bu teselliyi bile birbirlerinin omuzunda bulacaklar.
*Yıllar geçip yetişkin olduklarında ise hayattaki en değer verdikleri insan, ne olursa olsun orada olduğunu, her şartta koşulsuz destek olacağını bildikleri insan birbirleri olacak,

Elbette bu güzelliklerle birlikte;

*Kıskançlık krizleri,
*Kıyafet kavgaları,
*Küçük ispiyonculuklar (ki bu benim işime gelecek sanırım :))
*Minik rekabetler de hayatımızın bir parçası olacak.

İşte böyle böyle kocaman bir aile olacağız biz. Tadıyla tuzuyla kocaman bir aile…

 

Sürpriz Gebe; 25. Hafta

Mart 14, 2012

İ-na-na-mı-yo-rum!!!

Ne zaman 25. haftaya geldik?

Daha dün değil miydi benim elimde testle banyodan çıktığım an? Hani annem beni öyle betim benzim atmış görünce telaşlanıp hastaneye götürmeye kalkmamış mıydı?

Peki ya kocamın işten gelip eline test tutuşturulunca oturduğu yerde 2 saat kımıldamadan oturuşu… O ne zamandı?

Evet şok olduk! Evet beklemiyorduk! Evet kabullenmemiz zaman aldı. Kimimiz daha kısa sürede alıştık, kimimiz daha uzun sürede… Ama hepimiz alıştık işte.

Bizim bir bebeğimiz daha olacak.

Ve hatta olmasına çoğu gitti azı kaldı bile.

İlk zamanları bu fikre alışmaya çalışarak geçirdik. Ama şimdi şimdi keyfini çıkarmaya başladık. Göbek sevmelere Çakıl’ımız da katılınca keyif katlandı.

Hazırlıksızız ama sakiniz…

El bebek, gül bebek, gel bebek gel…

 

Sizin evin kötü polisi kim?

Temmuz 24, 2011

Sahne 1:

Çakıl mızmız uyanmış, anne-baba yatağına gelmiş ve hiçbir şeyden mutlu olmaz haldedir.

Baba hemen iyi polis olarak devreye girer: “Emzir bence!”

Simge’nin aklında o anda bu masum ve basit önerinin kırk bin yönü değerlendirilmektedir.

 “Şimdi emzirirsem en az 2 saat sonra kahvaltı eder. Haliyle öğlen uykusu geldiğinde tam acıkmamış olur. Öğlen yemeği yemeden uyur. Böyle olunca da tok yatmadığı için uykusunu alamadan uyanır. Uykusunu alamamanın verdiği huzursuzlukla öğleden sonra da bir şey yemez. Açlıkla perçinlenen bu huzursuzluk gece uykusuna kadar sürer.”

El cevap: “Emzirmiyeyim, kahvaltı etmez sonra.””

Sonuç: İyi polis=Baba / Kötü polis=Anne

Sahne 2:

Çakıl hemen hemen her zaman olduğu için yemek yememek için direnmektedir.

Bu sefer babaanne devreye girer: “Uğraşma, yemese de bir şey olmaz.”

Simge yine başlar bu bu masum ve basit önerinin kılını kırk yarmaya:

Şimdi yemezse aç uyur. Haliyle gece yüz on beş kez uyanır. Sabah uykusunu alamadan uyanacağı için bütün gün huysuzluğu devam eder. Ayrıca Çakıl’ın uğraştırmadan yemek yediği görülmüş şey değildir.”

El cevap: “Uğraşmadan yemiyor. Yemesi gerek!”

Sonuç: İyi polis=Babaanne / Kötü polis=Anne

Sahne 3:

Çakıl öğlen uykusu uyumamak için direnmektedir.

Masum öneri gecikmez: “Bırak, uykusu gelince uyusun.”

Çarklar dönmeye başlar.

” Çakıl uykusu geldiğinde çok huysuz oluyor. Uyutulmadıkça da bu huysuzluğu katlanarak artıyor. Her geçen dakika uyutulma aşamasını kat kat zorlaştırıyor.”

El cevap: “Uykusu var. Uyuması gerek!”

Sonuç: İyi polis=X Kişisi / Kötü polis=Anne

 

Bu böyle akıp gider. Ve hep kötü polislik anneye yani bendenize düşer.

Müthiş yorucu olan ve benim hiç de bayıla bayıla yerine getirmediğim bu görevden acilen kurtulasım var. Ancak nasıl kurtulunur en ufak bir fikrim bile yok.

Rica edeceğim bilenler el kaldırsın.