İçeriğe geç

İmdat!

Aralık 19, 2010

Pek de iç açıcı olmayan son durumumuzdan haber vereyim:

İdrar yolları enfeksiyonu: Tam idrar tahlili ve idrar kültüründe idrar yolları enfeksiyonunun tespit edilmesinin ardından Çakıl 10 gün antibiyotik kullandı. Antibiyotik bittikten 72 saat sonra tekrarlanan idrar tahlili ve kültür temiz çıktı. Enfeksiyon geçmişti. Ama neden kaynaklanmıştı? İşte bu sorunun cevabını aramak ve biyolojik bir nedeni olup olmadığını araştırmak için doktorumuz tüm batın ultrasonu istedi. Ultrason sonuçlarında da bir problem çıkmadı. Bu durum geçici bir nedenden kaynaklanmış olabileceğini düşündürttü bize. Ancak enfeksiyon tamamen geçti diyebilmek için önümüzdeki üç ay boyunca her ay tekrarlanacak idrar tahlili ve kültürünün temiz çıkması gerekiyor. İlk ayı atlattık, darısı diğer ayların başına.

Biz enfeksiyonu tamamen tesadüfen rutin 6.ay kontrolünde yapılan idrar tahliliyle tespit ettik. Hiç ama hiç bir belirti vermedi. Ne ateş ne huzursuzluk! Rutin kontrol ne kadar önemli yaşayarak görmüş olduk.

Uyku: Nihayet yatağımızı ayırdık. Hatta sadece yatağı ayırmakla kalmayıp küçük hanımı odasına geçirdik. İlk hafta oldukça direndi. Gecede 9 kere uyandığı bile oldu. Ancak yavaş yavaş alışıyor. Artık bizimle yatarken ne kendisi ne de biz uyuyabilir olmuştuk. Hepimiz için iyi oldu diye düşünüyorum.

Ek gıda: Ek gıda maceramızda çorba ve yoğurda alışmışken kahvaltıya başlamamızla herşey yerle bir oldu. Çakıl kahvaltıdan nefret etti. Ben bu aşamada kahvaltıyı çeşitlendirerek seveceği bir hale getirmeye çalışırken yeni denemelerimi tattırmak için biraz fazla ısrarcı olunca herşey daha da kötüye gitti. Korkarım bir kaşık fobisi başlangıcı söz konusu. Bayıla bayıla yediği sebze çorbasına bile kesinlikle ağzını açmıyor. Tamamen başa dönmüş durumdayız yani.

Son durumda şöyle yapıyorum:

Kahvaltı: Küçük hanım yumurtayı sadec cıvık ve sıcaksa yiyor. O da canı isterse! Ancak yumurtanın sarısında bulunan zararlı bakteriler nedeniyle tam pişmeden yedirmemek gerekiyor. Bu yüzden katı yumurta sarısını çok az zeytinyağı ile yumuşatıp kapalı bir ağızdan içeri sokmaya çalışıyorum. Ben uğraştıkça o ağız da hepten kapanıyor. Peynir olarak suda bekletilmiş beyaz peyniri kesinlikle reddettiği için yaklaşık bir çay kaşığı da labne yediriyorum. Ama aslında bu eylemlerime yedirmek demek yanlış oluyor, tıkıştırıyorum desem daha doğru.

Meyve: Meyveyi ilk başladığımız günden bu yana yemek istemiyordu zaten. Sadece çok az armut yiyordu. Kaşık fobisine benzeyen bu durum ortaya çıktığından beri onu da yemiyor. Şimdiye kadar denediklerim: Elma, armut, elma-armut karışımı, elma-avakado karışımı, armut-avakado karışımı. Yok yemiyor! Bu meyve durumunun tek bir istisnası var: O da muz! Bayıla bayıla yiyor. Yiyor yemesine ama hemen ardından da 3 gün kabız oluyor.

Sebze çorbası: Şimdiye kadarki en sorunsuz öğünümüz olan çorbada da durumlar karışık. Balkabağı-havuç-patates-pirinç-yağsız dana kıyma-piştikten sonra çok az zeytinyağı ekleyerek yaptığım çorbayı eskiden gayet güzel yerken artık yemez oldu. Ben artık yeni sebzeler eklemeye başlarız, çorbayı gitgide çeşitlendiririz derken şimdiye kadar yediğini de yemez olunca başa döndük.

Yoğurt: Yoğurdu da yemez olunca artık dün yesin de nasıl yerse yesin düşüncesiyle içine biraz muz ekleme kozumu oynamak zorunda kaldım. Ağzını aça aça yedi. Sonuç: Bugün kabızlığın ilk günü!

Doktorumuz strese girmememi, anne sütüyle gayet güzel beslenmeye devam ettiğini, kilo alımının da oldukça iyi olduğunu, sadece tatsa bile şimdilik yeterli olduğunu söylese de bu yemek işinin bu derece açmaza girmiş olması beni çok üzüyor. Benim stresim Çakıl’a yansıyor, birşey yemiyor, o yemedikçe ben daha çok üzülüyorum, ben üzüldükçe o hiçbirşey yemiyor.

Reflü: Bu kısır döngü içinde debelenirken yetmezmiş gibi bir de reflü derdimiz çıktı. Bu zamana kadar hiç kusmayan çocuk kusmaya başladı. Midesi ağzına geldikçe avaz avaz ağladı. Biz neyi olduğunu anlayana kadar 48 saat aralıksız geceli gündüzlü kucakta ve dik pozisyonda gezdirtti kendini. Reflü olduğunu anladıktan sonra Gaviscon vermeye başlayınca biraz rahatladı. Ama hala ara ara kusuyor. İstemezken ağzına birşeyler tıkıştırınca öğürüp ağlıyor. Durmadan çığlık atıyor. Bu çığlıklardan boğazı tahriş oluyor. Öksürük krizine giriyor. Tekrar ağlıyor.

Tüm bunların ötesinde ve tüm bunlar nedeniyle kızım mutsuz! Ve O’nun bu mutsuzluğu beni kahrediyor!

Epeydir yazamıyordum. Sanırım bir süre daha yazmasam daha hayırlı olacakmış. Bitmiş vaziyetteyiz. Ve bu girdaptan nasıl çıkabileceğimiz hakkında benim denememiş olduğum herhangi bir fikrim de kalmadı.

12 Yorum leave one →
  1. Aralık 19, 2010 8:09 pm

    Simge cim,
    Pataes+ havuç+ pirinç aynı anda = kabız Doruk
    Muz+ yoğurt veya şeftali + yoğurt = kabız Doruk
    tüm sebze çorbalarının içine Pazı/Ispanak/Semizotu/Brokoli = kabızlığı hafiflemiş Doruk
    Sabah kahvaltılardan evvel aç karnına erik veya armut püresi = Kabızlığı kalmamış Doruk
    kolay gelsin size 🙂

    • sezin permalink
      Aralık 19, 2010 9:44 pm

      simge merhaba,
      bizde de benzer durumlar olmuştu bir ara, 2-3 gün kaşıkla birşey vermemeni daha sonra kahvaltısız direk eskiden sevdiği sebze çorbasıyla ve aç olduğu bir anda tekrar başlamanı önerebilirim ben..
      bir de sebze çorbasına ben evde ne varsa koyuyorum ıspanak kereviz fasulye pırasa havuç , bir tane sarmısak ilave ediyorum, bir de kabızlık olmasın diye pirinç yerine 1 kuru kayısıi irmik ve az bulgur katıyorum..çok lezzetli bir çorba oluyor sadece havuç patates balkabağı koyduklarımdan daha iştahlı yiyor.
      meyve sevmiyor bizimki de ona bişey öneremiyorum ben de…
      moralini bozma geçici bir dönem olduğuna eminim, reflüden ya da dişten iştahı azalmış da olabilir..

    • Aralık 22, 2010 12:18 am

      Sena’cığım ıspanağı daha önce denedim ve kabızlığına da iyi geldi gerçekten. Ama doktorumuz bu ayın sonuna kadar yeşil yapraklı sebzelere başlamayalım dedi. İçindeki okzalat diye bir maddeyi (adını yanlış hatırlamıyorsam) henüz sindirmekte zorlanabilirmiş. Gerçi sanki birşey yediği var da… Neyse pozitif bakayım: Ek birşey yemediği içinn muhtemelen şu sıralar kabız da olmaz diye düşünüyorum.

    • Aralık 22, 2010 12:20 am

      Sezin’ciğim dediğin gibi birkaç gün ara verdik. Sonra tekrar en baştan sebze çorbasından başlamayı planlıyoruz. Umarım geçici birşeydendir…

  2. Aralık 20, 2010 7:44 am

    Simge, seni cok iyi anliyorum. Tulin Su da neredeyse 1 yasina kadar multigrain cereal disinda bir sey yemedi. O da tam 9 ay civarinda tum huysuzluklarina baslamisti. Bilmiyorum o donemde cocuklara bir sey oluyor. Tulin Su hala cok fazla secici, yemek yedirirken ben cok stres oluyordum, ogretmenleriyle konustum, kreste gayet guzel yedigini soylediler. Sanirim biz ustlerine dustukce tepki duyuyorlar. Parmaklariyla yiyebilecegi seyleri dene derim. Bir de bir gidayi 15 kere denemeden yemiyor sevmiyor dememek gerekiyormus. Bize de oldu, hic sevmiyor diye vermedigimiz kofteyi annem gelince hapur hupur yemeye basladi (!) Neyse cok kolay gelsin, eminim sutunden ihtiyaci olan tum gidalari alip saglikli bir sekilde gelisiyordur. Sevgilerimle…

    • Aralık 22, 2010 12:24 am

      Evren, o kadar ilginç bir tepki geliştirdi ki Çakıl, ağzına hiçbirşeyin (kendi kemirmek istedikleri dışında) yaklaşmasına izin vermiyor. Diş jeli bile sürdürmüyor. Doktorumuz bize de hipp organik sütlü pirinçli önerdi ancak içinde devam sütü olduğu için biraz şüpheyle yaklaşıyorum açıkçası ama ek gıdaya geçişte Çakıl gibi hassasiyet gösteren bebeklerde daha yumuşak bir geçiş için yardımcı oluyormuş sanırım.

  3. evaciton permalink
    Aralık 21, 2010 4:27 pm

    Bir çocuk üroloğu ve nefroloğu daha iyi bilirler; eğer bir böbrek reflüsü varsa bu dönemde yakalanması sizin için bir avantajdır. Kızlarda erkeklere nazaran daha sık rstlanabilen bir durum. Ancak umarım yoktur.

    Yazın bizim de bu aralar bir idrar tahlili yaptırmamız gerektiği konusunda hatırlatıcı oldu.

    Blogumda yazdığım detayları okuyabilirsin.

    • Aralık 22, 2010 12:26 am

      Eva’cığım, böbrek reflüsü için tüm batın ultrasonunda bakıldı ancak birşey çıkmadı. Durum ilerlerse bir uzmanın daha görmesinde bence de fayda olacak.
      İdrar tahlilini ihmal etmemek gerek gerçekten. Biz yarın tekrar bir idrar tahlili yaptıracağız. Bu ani iştahsızlığın altında enfeksiyon mu var acaba diye…
      Yazılarını takip ediyor olacağım.

  4. Sezen permalink
    Aralık 23, 2010 11:45 am

    Selamlar,

    Benim kızımda da katılara başlayınca kusma problemi başlamıştı. Anne sütü alırken nadir kusardı. Sonradan birşeyi fark ettik. Defne; yumurta yiyince kusuyor. Ben yersem ertesi günde kusuyor. Yani kızımın bünyesi yumurtayı kaldırmıyor. Doktorumuz bir süre yumurtaya ara vermemizi söyledi. Artık ikimizde yumurta yemiyoruz ve kusma olayımız ciddi anlamda azaldı, çok yerse ya da yedikten sonra çok hırpalırsa kusuyor. Yumurta sonuçta ağır bir gıda ve benim kızım minyon bir çocuk. Bünyesi kaldırmadı. Çakılda da aynı şey olabilir, denemeni öneririm.

  5. Aralık 23, 2010 4:29 pm

    Sezen, biz de daha dün acaba yumurta mı dokunuyor diye konuşmuştuk. Yorumunu okuyunca şaşırdım, tam üstüne denk geldi. Olabilir gerçekten, takip edeceğim.

    • Sezen permalink
      Aralık 24, 2010 6:56 am

      Gelişmeleri bana da bildirirsen sevinirim.

  6. Aralık 28, 2010 8:32 am

    Kahvaltıyı hiç ydirmesen olmaz mı? Yani bizim kahvaltı dediğimiz öğünü dümnyada sadece biz yiyoruz 🙂 Kimse kahvaltı diye peynir, zeytin yemiyor. Kahvaltı öğününde çorba, yoğurt vs de yenebilir. Kahvaltıda önemli olan sadece yumurta. Yumurtayı da pekala çorbaya terbiye yaparak vs verebilirsin.
    Bizim kız da peynir yemiyordu. Tüm peynir çeşitlerini denedim, yedikleri şunlar: Tuzsuz peynirleri seviyor; lor, dil peyniri, çeçil peyniri. Dil ve çeçil gibi peynir çeşitlerini eline de verebilirsin, kendisi yer. Mesela file emziklerden al, elma dilimini içine koy; kendisi yiyebildiği için eme eme bitirecektir elmayı armutu salatalığı vs.
    Kaşıkla beslemesen? ELinle besle. Beni annem uzun süre elleriyle beslemişti, çok keyif aldığımı hatırlıyorum. Benim kızım çok iştahli ama bazen kaşığı reddediyor. O zamanlar ya köfteyi çatala batırıp çatalı eline veriyorum (ki kendisinin yiyebildiklerine itiraz etmiyor) ya da köfteyi elimle teklif ediyorum.
    Bir de kilit nokta bu: Teklif et. Dudağına değdir, eline alıp onun yüzüne doğru yaklaştır ya da mama sandalyesinin önüne koy, bırak kendi uzansın. Ama asla ve asla ağzına tıkıştırma. Biri benim ağzıma yemek soksa (ki her zaman fazla yiyen biriyimdir) asla ağzımı açıp da yemem o yemeği!
    1 yaşına kadar Çakıl’ın ana besini anne sütüdür. O nedenle sen “yemiyor” desen bile, aslında 1 çay kaşığı yemiştir belki de ve o kadar gıda bile onun için “yemek yemek” kavramına girer.
    Bence sen Çakıl için değil ama kendin için bir süre yemek işini askıya al. Önce sakinleş, yemeyebileceğini kabul et ve sonra sadece teklif ederek (ama asla zorlamayarak) başla ek gıdaya.

calisangebe için bir cevap yazın Cevabı iptal et