İçeriğe geç

Çalışan Gebeler Anlatıyor- 9; Mutlu bir çalışan gebe miydim?

Nisan 16, 2010

Çalışan gebenin aklındaki soruların, tereddütlerinin, hassasiyetlerinin, beklentilerinin ve bazen bir bardak suyun bile ne kadar incitici olabileceğinin çok ama çok güzel anlatıldığı bir paylaşım daha…

Teşekkür ederim…

————————————————————————————————————————————————–

“Mutlu bir çalışan gebe miydin?” diye sorsanız cevabım kesinlikle “Evet” olurdu.  “Peki sorunsuz bir çalışma hayatı mı geçirdin?” diye sorsanız, ona kesin olarak evet diyemem.

Özel sektörde çalışıyorum. Çok eski bir çalışanı değilim, 2-3 yıllık bir geçmişim var.  Ancak hamile olmadan önce kurumla ilgili gözlemlediğim şey, hiç gebe çalışan ile karşılaşmamış olmaktı. Kurumda ya evlenmemiş, genç insanlar vardı ya da evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış, ununu elemiş, eleğini asmış insanlar. İçimden  “Acaba kurumum hamile çalışanlarını desteklemiyor mu?” düşünsem de kimseye de soramadım bu soruyu. Ama hamileliğim sırasında gördüm ki pek de öyle değil. Hatta şu anda nereye baksam bir çalışan gebe görüyorum. Ben denk gelmemişim demek ki zamanında.

Uzatmayalım, gebe olduğumu öğrendiğim zaman çok yakın iki iş arkadaşımla paylaştım ve müdürümüze 3 ay sonra söyleyeceğimi o zamana kadar da ağızlarını sıkı tutmalarını tembihledim, eksik olmasınlar sözlerinde durdular. Neden 3 ay bekledim derseniz, sebebi hurafeler. 3 aylık kritik dönemi atlatayım, hamileliğim yolunda gitsin ama karnım çok da belli olmadan müdürüme söyleyeyim dedim. Sonuçta, kendisinin farketmesindense benim söylemem çok uygun olur diye düşündüm. 

Müdürüm evli ama hiç çocuğu olmamış bir hanım ve kendisinin sağı solu pek belli olmaz; yüzünde gülücükler saçar, size iltifatlar eder, senli benli konuşur; sonra bir an gelir, o sen “siz” olur. İşte o zaman ondan uzak durmak gerekir. 

Hamile olduğumu söylemek için odasına gittiğimde “Ben de seni çağıracaktım” dedi. Havayı kokladım, “sen”, “siz” olmak üzere, hamile olduğumu usturuplu bir şekilde hemen söyledim. Kalktı, yanaklarımdan öptü, beni çok çok tebrik etti. Bu aralar beni durgun gördüğü ve herşeyin yolunda gidip gitmediğini öğrenmek için beni yanına çağıracağını belirtti. İnandım mı? Hayır. Belki kötü niyetliyim, ama o an şunu hissettim: Yürütmekte olduğumuz çok küçük bir proje vardı ve ben o projedeki bazı işleri yavaştan alıyordum ve tüm yük oda arkadaşıma kalıyordu. Bence o gün beni odasına bu konu ile ilgili konuşmak için çağırdı ama mutlu haberi duyunca insafa geldi.  Bana artık daha fazla yük vermeyeceğini, mesela hafta sonu ve mesai saatleri dışında görevlendirme vermeyeceğini söyledi. Kanunen zaten bunları veremeyeceğini biliyordum ama ben de oyunu bozmadım, sanki onun bana sağladığı bir imkanmış gibi teşekkür edip çıktım odasından. Ondan sonra, bir defa daha beni yanına çağırıp, aşağı yukarı ne zaman doğumun olacağını, ne zaman izne çıkacağımı, iznin ne kadar sürdüğünü, dönüşte çalışıp çalışmayacağımı gayet medeni bir şekilde konuştuk. Hava çok olumlu idi. 

Hemen belirteyim ki doğumumun zamanlaması çok iyi denk geldi, üzerimdeki işleri teslim etme tarihinden sonra izne çıkıyor ve tekrar yoğun olacağımız dönemde de işe dönüyordum. Kurumu zorda bırakacak bir durum söz konusu değildi. 

Haftalar haftaları kovaladı. 32. hafta geldi, ben çalışabilir raporumu teslim ettim bir sorun yok. Bu arada doğum izninde olduğum zaman maaş alıp alamayacağımı, işlemlerin nasıl olduğunu öğrenmek için bir personel, bir muhasebeye gidiyorum, bazen de SGK’yı arıyorum. Üçü de birbirinden farklı şeyler söylüyor:

PERSONEL: Biz maaşınızın 2/3lük kısmını yatıracağız ama bunu SGK’dan alacaksınız, istediğiniz zaman.

BEN: İzindeyken gidip alabilirim yani

PERSONEL: Büyük ihtimalle

BEN: ????

MUHASEBE: Siz “iş göremez oluyorsunuz. Biz maaş ödemesi yapmıyoruz çünkü sizi çalışıyor gösteremiyoruz.”

BEN: Peki ne kadar ödeme yapılacak, ne zaman yapılacak, nedir durum?

MUHASEBE: Bilmiyorum.

BEN: Nasıl yani, 30 yıllık kurum hiç mi hamile insan olmadı, hiç mi doğum olmadı.

MUHASEBE: Oldu ama biz onlara ne kadar para verildiğini bilemeyiz.

BEN: ???????

SGKnin ALO 170 diye bir hattı var. Ben umutsuzca aradım onları. Cevap verdiler. Tabi onlar da bambaşka şeyler söylediler ama nedense en çok onlara güvendim.

SGK: Ödeme yapabilmemiz için bebeğin doğmuş olması gerekiyor.  Doğum gerçekleştikten sonra, gelip paranızı alabilirsiniz. (Yani bebeğim gidip onların elini bir öpecek :))

BEN: Hepsini mi?

SGK: (bir şeyler dedi ama hatırlamıyorum şu anda)

BEN: Yani ben izne çıktığım andan itibaren, doğum iznim bitinceye kadar para alamayabilirim öyle mi? Ona göre hazırlıklı olayım mı?

SGK: Evet.

BEN: Tsk ederim.

Bir de şöyle bir durumum vardı. İşyerimin kuralları sebebiyle, izinler belli aralıkta kullanılıyor. Doğum iznimden sonra yıllık iznimi kullanmak için zamanım kalmıyordu. Ama önce yıllık izne çıkarsam, doğum iznimden yemiyordum üstüne üstlük, maaşımın 10 günlük kısmını da alabilecektim. Bu konuyu konuşmak için 36. haftada müdürümün yanına gittim. İşte buradan sonra olay koptu.

Bundan sonra kendisine X Hanım diyeceğim. İzinle ilgili konuşmak istediğimi söyledim. Bana, önce gayri-resmi şefim olan W Beyden izin almam gerektiğini, o uygun gördükten sonra onunla konuşabileceğimi söyledi. (Bu arada benimle “siz”li konuşuyordu, eyvah dedim yandık.) W Beyi işin içine katması tamamen olayı zora koşmak yoksa W Beyin benim iznimle filan alakası yok, yetkisi de yok. Biz ikimiz beraber odasına gittik. 

Ben: Ben bu ay başı itibari ile doğum iznine çıkmak istiyorum.

X Hanım: W Bey siz onaylıyor musunuz? Biliyorsunuz, o sizin altınızda çalışıyor, sizin onayınız olmadan hiçbirşey olmaz.

Ben: ????

W Bey: Uygundur. (Allah için adam kibardı.)

Ben: Şöyle bir durum var, ben önce 10 günlük iznimi kullanmak istiyorum. Daha sonrasında doğum iznine ayrılmak istiyorum.

X Hanım: Nasıl yani, 10 gün siz işe gelmeyeceksiniz, ben de sizi idare mi edeceğim?!!!

Ben ve W Bey aynı anda: Yıllık izinden bahsediyoruz.

Konuşmanın detaylarına çok girmek istemiyorum, halen hatırladıkça üzülürüm ve “Ben bu konuşmanın olmasına nasıl izin verdim?” diye kızarım kendime.  Ama konuşmada olan 1-2 olaya değinmezsem çatlarım. 

Odasına gittiğimde konu bir anda doğumdan sonra işe dönüp dönmeyeceğime döndü. Diyalog aşağıdaki gibi yaşandı: 

X Hanım: Siz doğumdan sonra işe dönecek misiniz? Doğum izniniz bitip de ben işe dönmüyorum derseniz olmaz. Biliyorsunuz beni yarı yolda bırakanlar asla iş bulamazlar.

Ben: Biz bu konuyu sizinle daha önce konuşmuştuk. İşe döneceğimi söylemiştim.

X: Konuşalı 2-3 ay oldu. O zamandan bu zamana çok şey değişmiş olabilir. İşe dönmeyecekseniz bileyim.

Ben: Ben buraya doğum iznimi konuşmak için geldim, konu neden buraya geldi anlamadım. Neden bunları konuşuyoruz anlamıyorum. 

Çok büyük bir ihtimalle benim ne dediğimi çok duymadı, kendi kafasında kurduğu bir plan vardı, o yolda ilerlemeye devam etti ve bir şekilde konuyu yönetim kurulu üyesinin eski sekreterine getirdi. Sözde hamile olduktan sonra işine son vermişler hanımın. Ben böyle bir şeyin mümkün olmadığını, iş kanununa göre işimi geri alma ve tazminat isteme hakkım olduğunu söylediğimde yan çizip, detayları çok da bilmediğini söyledi. Ancak ben eminim ki bana alttan sopayı göstermeyi amaçlıyordu: “Bu kurumda hamilelere belki yer var ama çalışan yeni doğmuş bebeği olan annelere yer yok!” 

Konu tekrar işe dönmeye, onu yarı yolda bırakanlara vs. geldi ve benim sinirler boşaldı, ağlamaya başladım. Jilemin ceplerine baktım, her zaman mendil bulunan cepte mendil yok.

Müdürüm bana “Burada profosyonelce konuşuyoruz!” dedikten sonra önündeki su sürahisini alıp, kocaman bir bardağa su doldurdu. Ben herhalde bana verecek kendimi iyi hissedeyim diye derken koca bardağı karşımda lıkır lıkır içti!!!!! Benim sinirler iyice mahvoldu. 

Daha sonra üçümüz beraber neredeyse son adet tarihimden itibaren gebelik haftalarımı saydık, 32. hafta ne zaman , 37 ne zaman, doğum ne zaman olacak (olabilir değil, olacak!!!), işe ne zaman dönerim. Bir de yazı istemişti benden, doğum iznim bittiğinde işe döneceğim diye. 

“Hamileliğim süresince işimi hiç aksatmadım. ” dediğimde, “Bunun için size minnettar mı kalmamızı bekliyorsunuz? Hiçbirimiz işimizi aksatmadık” tarzı birşey söylemişti. Kızlı erkekli herkes mi hamile demiştim içimden. 

Ne zaman ki ben “Çocuğum sağlıklı mı doğacak bilmiyorum. Belki gözleri görmeyecek, o zaman işi bırakır onunla ilgilenirim” dedim ve hüngür hüngür ağlamaya başladım,  bir şekilde konu kapandı, W Bey ile beraber odasından ayrıldık. W Beyden bana ne bir teselli, ne bir laf. Bir de oda arkadaşım olacak. Ahh Ahh… 

Şimdiki aklım olsa, baktım konuşmanın rengi değişiyor, içimden “Başlarım 10 günlük paraya” der, dışımdan da  “Ben buraya doğum iznim için konuşmaya geldim, 9 aylık hamileyim beni üzmenize izin vermeyeceğim.” der, odayı terk eder, 500 metre ötedeki hastaneme gider, iş göremez raporunu alır ve işyerine teslim ederdim. 

Hemen belirteyim, daha önce dedim ya müdürümün sağı solu belli olmaz. Daha sonra bu konuşma hiç olmamış gibi doğumda bebeğime hediyeler aldı, beni onore etti herkesin ortasında, vs vs. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu hiçbir zaman için anlamadım. 

Doğum iznine ayrıldıktan sonra kurum içinde bir terfi sınavı açıldı. Hem terfi edecek hem de bölüm değiştirecektim. Zaten hedefim de bu terfi idi. 40 haftalık hamile sınava başvurdum, kızım 15 günlükken sınava girdim. Kızım 2 aylık olduğunda eve bir telefon geldi, sınavı kazanmıştım, beni imza için çağırıyorlardı. O gün benim için dönüm noktasıdır. Havalara uçtum, o gün konuştuğum herkese de birer hediye aldım yeni maaşımla 🙂 

Çalışan anne olarak durumum nasıl onu da kısaca özetleyeyim: Yeni bölümümde işler çok çok iyi. Anlayışlı bir yöneticim var. Süt izinlerimi birleştirip haftada 1 gün kullanmamı onaylamasının yanında “Arada eve de git gel yaparsınız” diyerek gönlümü kazandı.  İzinden döndüğüm ilk günlerde yüzümü kızartıp yöneticimin yanına gittim. Süt sağmam gerektiğini,  kurumda bir emzirme odası olmadığını, eğer mümkünse bana ayrı bir oda verilmesini rica ettim. Sonuç; oda isteğim kabul edildi ve böylelikle kızımı ilk 6 ay sadece anne sütü ile besleyebildim. 

Çalışan gebelere ne tavsiye ederim, lütfen moralinizi bozmayın. Ben ettim, siz etmeyin. Açık yanlarınızı belli etmeyin. Karşınızda su içmeye yeltendiğinde, bardağını elinden kapın. Bir de maddi durumlarla ilgili olarak, çok büyük bir ihtimalle bebeğiniz 3 aylık oluncaya kadar maaş alamayacak, sonra da tüm paranızı toptan alacaksınız, hazırlıklı olun, önceden kenara köşeye bir şey atın.

——————————————————————————————————————————————————————

No comments yet

Yorum bırakın